Beşiktaş’ın Augsburg’dan kiraladığı Felix Uduokhai, siyah-beyazlılara transferinin ardından suskunluğunu bozdu.
Tecrübeli savunma oyuncusu şu ifadeleri kullandı:
“Beşiktaş, Türkiye’nin en büyük kulübü ve dünyanın da en büyük kulüplerinden bir tanesi, aynı zamanda da fantastik bir kulüp. Sadece taraftarları düşünmek bile neden burada olduğumu anlatıyor. Buradaki taraftarlar ve canlılık hissi bir araya geldiğinde elbette ki Beşiktaş. Çok söze gerek yok. Beşiktaş büyük bir geçmişe sahip büyük bir kulüp.
Almanya’nın doğu kesiminde dünyaya geldim. Ailemin yaşadığı yerin adı Erzgebirge. Büyükannem ve büyükbabam harika insanlardı. Arkadaşlarımla birlikte harika bir çocukluk geçirdim. Sıklıkla sokaklara çıkar ve okuldan arkadaşlarımla birlikte top oynardım. Harika zamanlardı.
Sanırım her şey evde top oynadığım zamanlara denk geliyordu. Annem buna çok sinirlenirdi çünkü evdeki her şey zarar görüyordu. Sonunda babam, beni yanına aldı ve bana “Oğlum, hadi dışarı çıkalım ve sana bir futbol kulübü bulalım” dedi. Sonra beni bir futbol kulübüne götürdü ve her şey böyle başladı.
Harika bir his. Bu kulübün gerçekten özel bir kulüp olduğunu hissediyorum. Büyük gelenekleri olan büyük bir kulüp. Benim için tamamıyla yeni bir şey. Çünkü bu kulübün sunduğu her şey gerçekten harika. Ben de buradaki her adımı deneyimlemek ve insanlarla tanışmak için sabırsızlanıyorum. Elbette buna sahada olmak ve taraftarlarla birlikte galibiyetleri kutlamak da dahil.
Beşiktaş’ın ilgisini ilk duyduğumda gerçekten hoş bir sürpriz yaşadım. Sonrasında aklımdan farklı düşünceler geçti. İlki Beşiktaş’ın büyük bir kulüp olmasıydı. Aklımdan geçen ikinci düşünceyse eğer oraya gideceksem oranın nasıl olduğunu bilmeliydim. Orada olma hissi nasıldır? İnsanlar, şehir, kulüp? Mario Gomez’le konuştum, Wolfsburg’dan takım arkadaşımdı. Harika bir futbolcu. Birlikte çok iyi zamanlar geçirdik ve onu arayıp birçok soru sordum. Kulüp hakkında çok güzel şeyler söyledi ve ekledi: “Böyle bir şansın varsa sakın kaçırma”. Benim için çok etkili bir görüşmeydi. Harika bir oyuncu, iyi bir futbolcuydu. Stefan Kuntz, görüştüğüm bir diğer kişiydi. Sanırım 20 sene önce burada oynamıştı. Bu iki kişi bana kulüp hakkında fikirler verdi.
Onunla verimli bir fikir alışverişim oldu. Çok iyi birisi. Sistem ve kulüp hakkında konuştu. Burada oynatmak istediği futbol stili de buraya gelme konusunda ikna edici faktörlerden birisiydi. Çünkü o büyük bir teknik direktör. Harika bir kariyeri oldu. Elbette oyuncu olarak da fantastik bir futbolcuydu.
Bu numara boştaydı. Bana biraz da Thierry Henry heyecanı verdi. Çünkü çocukken onu forvette izlemek bana büyük bir keyif veriyordu. Elbette şu an defans oyuncusuyum ama onu izleyerek büyüdüm. Bu yüzden 14 numarayı seçtim.
Sanırım öyle herkes gibi futbolda özel bir idolüm yok. Ama elbette diğer büyük futbolcuları, en iyileri izlerdim. Mesela Barcelona’dan Puyol gibi. İspanya milli takımının eski kaptanıydı. Her zaman iyi bir defans oyuncusu oldu. Hep onu izleyerek ondan bir şeyler öğrenmeye çalıştım.
Birçok insanın yaşadığı büyük bir şehir burası. Harika bir şehir. Daha önce hiç gelmemiştim. Sanırım doğru zamanda geldim. Şehri tanımak ve şehrin en ufak köşesini görmek için en doğru zamandayım. Türkiye’yi düşündüğümde harika insanlar aklıma geliyor. Tutkulu insanlar ve elbette futbola da tutkuyla bakıyorlar. Türkiye’yi düşündüğümde aklıma gelen ilk şey bu oluyor. İstanbul ise tarih dolu. Harika bir geçmişi var. İstanbul çok güzel bir şehir.
Tüm taraftarlarımızı stadımızda görecek olmak beni heyecanlandırıyor. Sahada olmak için sabırsızlanıyorum. Futbolcular, teknik ekip ve taraftarlarla Beşiktaş’ın özel bir kulüp olduğunu hissetmek istiyorum.”