Derleyen: Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr – Tarih boyunca insanoğlu ağaçların yaşamın kaynağı olduğuna inandı. Kimileri atalarıyla, kökleriyle iletişim kurmanın en doğru yolu olduğuna inanırken kimileri aldığımız oksijenin büyük bir kısmını onlara borçlu olduğumuzu düşündü. Öyle ki gezegenimizin birbirinden farklı coğrafyalarında yükselen ağaçların her birinin akıllara gelmeyecek kadar değişik özellikleri var. Ancak tüm ağaç türlerinin içinden bir tanesi eşsiz özelliğiyle bize göz kırpıyor.
MADDEYİ ÜRETEBİLMESİ İÇİN HASTALANMASI LAZIM
Güneydoğu Asya’nın yağmur ormanlarına özgü olan ‘Öd Ağacı (Aquilaria)’ binlerce yıldır ‘tanrıların ağacı’ olarak biliniyor. Dış görünüşü soluk ve kokusuz olan bu ağaç bakıldığında oldukça sıradan. Ancak bulunduğu konum itibarıyla hayvanlarla temas etmesi halinde resmen bambaşka bir hal alıyor. Dahası bu sayede dünya üzerindeki en pahalı hammaddelerden birini üretiyor. ‘Agarwood’ adında bir madde içeren bu ağacın 100 bin dolarlık bir hammadde üretebilmesi için hastalanması gerekiyor. Bunun için yani öd ağacının agarwood üretebilmesi için küflenmesi ve hastalanması şart.
Aquilaria ağacından elde edilen Agarwood, nadir bulunan ve yüksek değere sahip bir reçinedir.
Güneydoğu Asya’nın topraklarında vahşi doğada yaşayan ve otlayan hayvanlar etraflarında hangi ağaç türlerine zarar verip veremeyeceğini tahmin edemediğinden belki içgüdüsel belki de istemsizce öd ağacına zarar verebiliyor. Hayvanların ağaçlarla olan etkileşimi sonrasında ‘Phialophora Parasitica’ adı verilen bir mantar enfeksiyonu bu ağaca yayılıyor. Dışarıdan gelen darbe sonucu kendini istila eden bir mantar türünü gören ağaç da tepki olarak ‘aloe’ adı verilen karanlık nemli ve aromatik bir reçine üretmeye başlıyor. Ağacın aloe oluşturmaya başlamasını binlerce dolarlık hammaddenin doğuşu olarak tanımlayabiliriz çünkü aloeler, agarwood oluşturmak için yavaş yavaş öz odunun içine doğru gömülmeye başlıyor. Böylece sandal sedir ve vanilya notalarına benzeyen büyülü bir koku ortaya çıkıyor.
İÇİNDEN UD KOKUSU ÇIKIYOR
Agarwood hasat edildikten sonra etrafındaki sağlıklı öd ağacından ayrılması gerekiyor. Saatler süren detaylı bir işlemin ardından ağacın içinden günümüzde birçok kokunun içinde kullanılan ‘Oud (Ud)’ kokusu çıkıyor. Agarwood, Ud’un ta kendisidir ve bu çıkan reçine damıtılarak en saf haline getirilip oldukça yüksek paralara satılıyor.
Bazen agarwoodun içinde saklı olduğu odun parçası tütsü niyetine yakılıyor bazen de odunun içindeki reçineden direkt olarak bugün 100 bin dolara bile satılabilen ud kokulu ürünler elde ediliyor. Uzmanlar bu maddeyi ‘sıvı altın’ olarak tanımlıyor çünkü çoğu zaman altından bile daha pahalıya satılabiliyor.
Ud kokusu sıcak, mistik aroması ile yüksek değerli parfüm ve kokuların ortak hammaddesi haline geldi.
Ancak ne yazık ki üretimin sağlıklı bir şekilde sürdürülememesi ve işin ehli olmayan kişiler tarafından bu işlemin kaçak yolla yapılması Aquilaria ağaçlarının tüm çeşitleri artık tehlike altında. Uzmanlar Aquilaria ağaçlarının küresel nüfusunun son 150 yılda yüzde 80 oranında azaldığını tahmin ediyor. Bugün hayatta kalan Aquilaria ağaçlarına ise doğal mantar enfeksiyonu bulaşma oranı düşük olduğu için insan eliyle bu mantarla enjekte ediliyor. Yapılan çalışmalara göre yabani Aquilaria ağaçlarının yalnızca yüzde 2’sin doğal olarak agarwood üretmeye yetecek kadar enfekte oluğu görüldü. Bu durum çıkarması zahmetli olan bu reçineyi bulmanın daha da zorlaşacağı ve zaten pahalı olan ürünün giderek nadirleşmesi halinde çok daha pahalı olacağına işaret ediyor.
Tarih boyunca birçok kültür tarafından lüksün ve zenginliğin kokusu olarak tanımlanan agarwood yani ud kokusu bugün hâlâ talep görüyor. Yüzlerce yıllık tarihi ve milyon dolarlık değeri olan agarwood pazarının 2029 yılına kadar 64 milyar dolara ulaşması bekleniyor.